SAĞLIKLI YAŞAM DESTEĞİ...

terzioglu.zafer@gmail.com

22 Mart 2011 Salı

7) Üç Beyaz Düşman (Un, Sofra Tuzu, Şeker)


Hayatımız boyunca 'beyaz' olanlarından uzak durmamız gereken üç zehir 'un, tuz ve şeker' dir. Bu üçlüden ve bir de (zehir demişken) oda sıcaklığında katılığını koruyan 'margarin' lerden uzak durmalıyız.

Sodyum katkılı sofra tuzları ve kristalize beyaz şeker kimyasal işlemlerden geçirildiği için ve kanda kaldığı her saniye vücudumuzu çürüttüğü, tansiyonumuzu arttırdığı ve daha pek çok zarar verdiği için son derece zararlıdır. Her ne kadar tuz yaşam için gerekli minerallerden olsa da zaten hemen hemen günlük tükettiğimiz her türlü yiyeceğin içinde bulunan dozaj son derece yeterlidir. Yine de bununla yetinmek istemiyorsanız 'Deniz Tuzu' nu tercih etmenizde fayda var. Deniz tuzu kimyasal işlemden geçirilmediği için aksine faydalıdır.  
Meyve ve diğer doğal kaynaklarda bulunan (doğal şeker) 'Fruktoz', tek hücreli olması vesilesi ile vücuda saf ve hızlı enerji sağlar. Bu yüzden vücudun günlük ihtiyacı olan enerjinin bir kısmı meyvelerden edinilmelidir. Zaten meyveler aynı zamanda vitamin ve mineral deposu olduğu için günlük besin alımında kritik öneme sahiptir. Kimyasal bir işlem ile iki hücreli olarak üretilen 'Sakroz' ise vücut tarafından tam olarak emilemez ve artık parçalar kanda kalarak yıpratıcı olur. 
Aynı şekilde kimyasal olarak üretilen 'margarin' de vücuda zarar veren kötü yağ ihtiva ettiğinden dolay kesinlikle günlük tüketimden çıkartılmalıdır. Ne de olsa elimizde olmayan sebeplerle dışarıdan aldığımız ambalajlı ürünler olan 'kek, börek, çörek, bisküvi vs..' gibi tüm zararlı besin kaynakları hayatımıza belirli dozlarla girdiği için bir de evlerimizde tüketmemeliyiz.

Buğdayın doğal kepeğinden ayrılarak ve çoğu zaman kimyasal madde eklenerek sadece 'beyaz' kısmı sofralarımıza ulaştırılan 'un' ve unlu mamüller' ise vücudumuz için bir başka risktir. Bize saf karbonhidrat sağlayan beyaz un, birkaç dilimde bile neredeyse yarım günlük enerji ihtiva eder. Halbuki doğal kepeği ile birlikte öğütülerek ortaya çıkartılan 'tam buğday' ürünleri vücudumuz için tam tersine son derece faydalıdır. Yine yüksek kalori ihtiva eder ama vazgeçilmezdir ve son derece faydalıdır.

Kıssadan hisse kimyasal işlemden geçen hemen hemen tüm ürünler zaten zararlıyken bir de bunların 'beyaz'larını tercih ederseniz bunun bedelini ağır ağır zehirlenerek ödersiniz.

28 Ocak 2011 Cuma

6) Chi - Kung ve Güneşe Selam Hareketleri

Kısa bir süre sonra sizlerle 15 yıldır her sabah yaptığım egzersizlerin videosunu paylaşacağım. 

Bununla birlikte bu konuda teorik kısa bir iki bilgiyi de sizlerle paylaşmak isterim.


Her sabah yaptığım bu hareketler sayesinde vücudumda esnemeyen, hareket etmeyen tek bir eklem veya kas kalmıyor. Sadece 15 - 20 dk sürüyor ama bitince kendimi müthiş enerjik ve güne hazır hissediyorum. Çok çok uzun süredir bu basit egzersizler sayesinde ne sırt ağrısı, ne baş ağrısı ne de başka bir ağrı bilmedim.


En kısa sürede tekrar sizlerle olacağım.

6 Mayıs 2010 Perşembe

5) Tahıllar

Beslenmenin temel öğelerinden birisi de tahıllardır. İçerdikleri besin ve vitaminler ile vücudun ihtiyacı olan çoğu değeri karşılarlar. İhtiva ettikleri karbonhidratlar ile günlük enerjimizin büyük bir kısmını tahıllardan sağlarız.

Tam Buğday nedir?


Tam buğday, buğdayın doğal kepeği ile birlikte öğütülmesi ile meydana gelir. Tam buğday olmayan hiçbir tahıl ürünü size tahılın sağlayacağı değerlerin ve faydaların yarısını bile sağlamaz. 'Kepekli' yazan tahıllar da enerji vermek ve birkaç besin değeri ihtiva etmek haricinde etkisizdir. Tam buğday ürünleri posaları sayesinde bağırsaklarımızı süpürge gibi temizleyerek sağlıklı kalmamızı sağlar. Aynı zamanda sıvı ile birlikte tüketildiklerinde şişerek tokluk hissini uzun süre korurlar. Bu sayede de hemen acıkmayarak küçük porsiyonlu ara öğünlerle vücudumuza büyük bir iyilik yapmış oluruz. 

5 Mayıs 2010 Çarşamba

4) Biraz da egzersizden bahsedelim...

Uzun ve sağlıklı yaşamın temel taşlarından birisi de düzenli 'egzersiz'dir. Uzmanlar herkez için haftada min 3 hatta 5 kez 30'ar dakikalık Kardio çalışmalarını önermekteler. Kardio çalışması demek, nabzın hızlı atması, kan dolaşımının önemli miktarda hızlanması demektir. Yaşa ve diğer şartlara göre değişmekle birlikte hareketsizken nabzımız ortalama olarak dakikada 65 - 70 kez atar. Bu nabız mümkünse temiz havada en az iki katına çıkıp min 30 dk o seviyelerde kalmalıdır ki kan akışımız da hızlansın, ciğerlerimizin kapasitesi artsın, tüm organlarımız ve özellikle oksijenden en çok faydalanan ciğerlerimiz bayram etsin. Aslında yerimizden kalkıp su almaya bile gitsek nabzımız 80 - 90'lara çıkıverir. Bu yüzden sadece spor yaparak değil, gün içinde de defalarca kısa yürüyüşler yaparak bir miktar sağlıklı olmayı sağlayabiliriz.


Kardio çalışmalarının yanında bir de düzenli aralıklarla (hatta hergün) Yoga ve benzeri çalışmalar ile vücudumuzun esnekliğini arttırmalıyız. Yoga vb. çalışmalar sayesinde ilginç bir fayda elde ederiz; vücumuzdaki her kasın hareket ettiğini algılayan beyin ilgili organlara sinyal göndererek tüm hücrelere yenilenme enzimi üretilmesi ve ulaştırılmasını sağlar. Bu sayede vücudumuzun ağır çalışmalar ile yorulmadan genç kalmasını sağlayabiliriz.


Her organın bir kullanım süresi vardır ve biz fazla ve ağlıksız yiyerek sindirim sistemimizi, ağır egzersiz ile kas ve iskelet yapımızı, yeteri kadar dinlenmeyerek tüm organlarımızı, kötü strese girerek özellikle beynimizi zamanından önce yaşlandırabiliriz. 

Halbuki düzenli olarak belli düzeyde Kardio egzersizleri ve Yoga vb. çalışmalar ile kullanım kapasitelerini zorlamadan tüm organlarımızın genç kalmasını sağlarız.  

23 Nisan 2010 Cuma

3) Sebzeler hakkında kısa kısa...

Özellikle yeşil yapraklı sebzeler çok çok faydalı olmakla birlikte faydası olmayan bir sebzeye de rastlamadım dersem yalan olmaz.


Bu konuda ilk belirtmeme gereken husus; her ne kadar beslenme bizim kültürümüze çok uygun olmasa da, sebzeleri mümkün olduğunca PİŞİRMEDEN yemek vitaminlerini ve diğer besinlerini tam anlamıyla alabilmek için önemli. Ben uzun süredir fırsat buldukça evden getirdiğim ıspanaklarla öğlenleri salata yemekteyim. Başlangıçta bana da çok aykırı bir fikir gibi gelmişti ama denerseniz alışacak ve bir süre sonra vazgeçemeyeceksiniz. Pişirmeden, çiğ yiyemeseniz bile en azından buharda pişirme imkanı bulabilirisiniz belki.


Sebzelerin birçok faydası vardır. En önemli özelliklerinden birisi tüm bitki kökenli besinlerin 'bitkisel lif' içermeleridir ve bu liflerin bağırsaklarımız ile diğer organlarımıza pozitif etkisi bulumaktadır. Ayrıca topraktan aldıkları mineral ve vitaminler ise vücudumuzun sağlığı için vazgeçilmez faydalar barındırır.

Sebzeler her öğünde her türlü yiyecek ile birlikte alınabilir. Yani et de yeseniz yanında gider, balık da, buğday temelli gıdalar da. Sebzelerin sindirilmesi uzun sürer ve bağırsaklarda sindirilirken lifleri sayesinde bağırsak duvarlarını fırça gibi süpürerek temizledikleri için de çok faydalıdırlar. Bu önemlidir çünkü yiyecekler yaklaşık 8 metrelik ince bağırsaklardan geçerken parçalanır ve içlerinde barındırdıkları besinler bu aşamada bağırsak duvarlarından kana karışarak vücudumuzu besler. Eğer bağırsak duvarlarımız kötü beslenme sebebi ile kalın bir katmanla kaplı ise faydalı besinleri alamayız ve sağlığımız tehlikeye girer. İşte bu yüzden de sebzelerin mümkün olan her öğünümüzde bulunmasında büyük fayda vardır.

3 Nisan 2010 Cumartesi

2) İyi ve sağlıklı beslenme...Herkes kolayca uygulayabilir.

En temel olan ve mutlaka uygulanması gerekenler:

(Önem sırasına göre)


1) Asla akşam yatmadan 2 saat önce ve sonrasında yemek yemeyin. Akşam çok hafif yiyip, eğer kilo vermek istiyorsanız hem çok az kalorili beslenmeyi tercih edin (mümkünse çiğ sebze ve meyve), hem de yatmadan en az 4 - 5 saat önce yiyip, daha sonra az miktar su hariç hiçbirşey yemeyin, içmeyin. Sadece bunu yaparak bile derhal kilo vermeye başlayabilirsiniz.


2) Mümkün olduğu kadar (tavuk dahil) hayvansal gıdaları azaltarak olabildiğince balık, çiğ ve taze meyve - sebzeye ve doğal ve katkısız olan her türlü diğer yiyeceğe ağırlık verin. Vücudumuzun tabii ki hayvansal gıdalardaki beslenme değerlerine ihtiyacı var ancak özellikle günümüzde hayvanların yetiştirilme tarzları ve koşulları yüzünden yağlanma miktarları arttığı için azaltılmasını şiddetle öneriyorum.

3) Günlük beslenmenizdeki ekmek ve benzeri tahıllı yiyecekleri mutlaka TAM BUĞDAY veya TAM TAHIL gibi doğal kepeği ile birlikte öğütülmüş tahıllardan tercih edin. Hele bir de ORGANİK olanını bulursanız çok şanslısınız demektir. Bu sayede daha uzun süre tok kalır, bağırsaklarınızda yağ birikimini engeller, sindirim sisteminizin daha aktif çalışmasını sağlar ve kanser (özellikle kolon) riskini azaltmış olursunuz.

4) Süt ve süt ürünlerinde mümkün olduğunca LIGHT ve en az yağlı olanları tercih edin çünkü vücudumuza en çok zarar veren etkenlerden birisi hayvansal yağlardır.

5) Öğünlerden yarım saat öncesi ile bir saat kadar sonrasına kadar ve yemek sırasında olmamak kaydı ile bol bol, içebildiğiniz kadar bol SU tüketin.


6) Daha sonra detaylandıracağım üzere, sağlık için hemen hemen her beslenme öğesinden her gün mutlaka almaya çalışın. (Vitamin, mineral, protein, karbonhidrat, sağlıklı yağ...) Ancak özellikle protein ve karbonhidratı aynı öğünde pek karıştırmamaya özen gösterin. İkisi midede farklı enzimlerle parçalandığı için mideyi yormuş olursunuz.


Çok da detaya inmeden sadece bu yazıda yazanları uygulayarak ömrünüzü tahmin edemeyeceğiniz kadar uzatabilir, daha doğrusu kalan ömrünüzü çok daha sağlıklı geçirme şansını elde edebilirsiniz.

İyi beslenmenin temelleri başlığında en kritik uygulamalar bunlar. Bir sonraki yazımız beslenme ile ilgili diğer detaylar olacak.

23 Mart 2010 Salı

1) Sağlıklı olmanın ve kalmanın temel kuralları :

Sağlıklı olmak ve uzun yaşamak genel hatlarıyla iki ana etkene bağlıdır ve dört alt başlıkta ele alınır.

1) Genelde kontrolümüzde olan;

    a) Yediğimizi ve içtiğimiz maddeleri seçmek,
    b) Fit kalmak için düzenli egzersiz yapmak,
    c) İyi uyumak.

2) Üzerinde çalışarak kontrol altına alınabilinen ama genelde kontrolümüz dışında kalan; 'kötü' STRES


Görüleceği üzere sağlıklı olmamızın yarısı 'kötü' STRES'i azaltmaya, diğer yarısı ise yeme alışkanlıklarımız, egzersiz ve uykuya bağlıdır. Bunlar herkes tarafından iyi yapılabilir, alışkanlıklar değiştirilebilir, başarılı sonuçlar alınabilir.


YETER Kİ İSTEYİN....